“Dünya halini sevmeyiniz, ne de dünyada var olanı, kızım. Tanrı aşkı, dünya sevgisiyle dolu olan kişide yoktur!”
“İdam sehpasının birkaç metre ötesinden, Saint-Jean-Decolle tarikatından dört keşiş, siyah kukuletaları, kaba kumaştan giysileri içinde, idam mahkûmlarına işkence yapılmasından sorumlu bu dört din adamı, mahkûmlar kilisesinden, Beatrice'in babasının ikinci eşini -baba katlinde suç ortağı ve ensest olayının tanığı olan kişiyi çıkarıyorlardı.
İlk o ölecekti. Kadın ayakta duramıyordu; onu baltaya götürecek olan güvenlik görevlilerinin oluşturduğu çitin arasında bitkindi. İki keşiş onu koltuk altlarından tutuyordu. Ötekisi de ölüme layıkıyla gitmesini salık veren sözler söylüyordu kulağına. Sonuncusu ise, onun yüzü hizasında bir ayna tutar gibi, idam sehpasını görmesini engelleyen, boyalı bir tahta levha tutuyordu. Bu tahta üzerinde Vaftizci Yahya'nın (Saint-Jean-Baptise) gümüş tepsi içindeki kesik başının tasviri vardı. Acıdan tükenmiş haldeydi, elinde baltasıyla onu bekleyen celladı görünce, mahkûm kadın bayıldı. Sehpaya çıkardıkları, bilinci yerinde olmayan zavallı bir kadındı. Onu kesme kütüğüne yatırdılar. Görülecek ne var gerisinde? Gerisi kasaplık. Asıl dram sonrasındaydı. Kiliseden tek başına, hızla ilerleyen, Beatrice'in silueti çıktı. Bütün kent haykırdı. Acıma, hayranlık, öfke; bütün Roma, hapishanelerinden saraylarına dek aynı heyecanla sarsılmış gibiydi.
İdam sehpasının altındaki ressam grubu hariç; onlar, ses çıkarmadan oldukları yerde kaldılar. Ellerinde kâğıt kalemleri, en küçük bir ayrıntıyı kaçırmamak kaygısı içindeydiler. İnsanlar; üç dört hatta beş kadar idama alışık olsalar da, kutlamalar öncesi bir dönemde, böylesi güzel ve soylu bir kadının idam edilmesi sık rastlanan bir durum değildi.
Bu neredeyse bir çocuktu, yapılan işkencelere dokuz saat boyunca dayandığı söyleniyordu ve oradaki herkes onu masum buluyordu. Roma halkı, kalabalığın içinden dimdik, kendinden emin, Tanrıya dualar ederek Papaya hakaretler okuyarak ilerleyen bu genç kızın gösterdiği yüreklilikte, Reform karşıtlarının, Katolikler anısına Hıristiyan sanatçılara sipariş ettikleri, Sainte Catherine, Sainte Ursula ve Sainte Cecile gibi azizeleri görmekteydi.
Hemen sonrasında bir sessizlik oldu. Genç kız kafasını kesme kütüğüne koydu. Celladın kollarını havaya kaldırdığı görüldü. Baltanın gün ışığında yalkın verdiği görüldü. Yalnızca bunlar görüldü: güneş, balta ve Saint-Pierre Kilisesi'nin kubbesi. Kollar tekrar aşağı indi. Boğuk bir çarpma sesi duyulur gibi oldu. Halk haykırdı. Baba despotluğunun ve papa haksızlığının kurbanı bir genç kızın kafasını gördüklerinde, korku, acıma, öfke ve kin dolu bir çığlık yükseldi.
Gösteriyi yakından izlemeyi başarmış olan ressamlar arasında soğukkanlılığını koruyabilen iki kişi vardı. Bir baba ve kızı. Orazio Gentileschi ve küçük Artemisia.”
“Çünkü akıl maddeyi güzelleştirir bilgi aklı parlatır.”
“Bir ressam için en ideal olanı, Pantheon'un *oculus'ü gibidir.
Yüksekten gelen ışık modelin yüzüne, hatta o anlamsız çirkin yüze bile, tatlı bir hava, sanatçının istediği biçimde işleyeceği bir tür güzellik katacaktır...
*oculus: (Latince) Mercek, cam.”
“- Dün akşam yemekte, kocam bana Türk korsanlarından söz etti, savaş ortamından yararlanıp İspanyol gemilerini tutsak alıyorlarmış.
- Korkmadığımı mı sanıyorsun?”
“Bu özel giysili hizmetkar ve süslü araba dizisi Orazio'nun meslek yaşamında çok yararlı bir iş görmüş oluyordu. Bunun adı prestijdi, zaferdi.”
“El zekanın bir aletidir yalnızca. Zeka olmazsa hiçbir şey yapılmış olmaz.”
“Bir olgunun ender oluşu o şeye değer katar.”
“- Ama Kardinal Hazretleri, izin verirseniz söyleyeyim. Biz, öteki ressamlar ellerimizle konuşuruz...
- Olmadı, diyerek araya girdi yeniden Arezzo Piskoposu, kafayla konuşuyorsunuz... Algı yoksa, düşünce de yoktur, görüntü de yok. Hatta aynı şekilde, şiir, konuşan resimdir... Resimse, Senyör Orazio, sessiz şiirdir.”
“Haksızlık, ihanet, utanç... Artemisia bunları hiç yorulmadan renklere döküyordu. Esin kaynaklarını tarihteki büyük kadınların gururlu mücadelesinde derinleştiriyordu. Yalana karşı koyan, İncil'deki kadın kahramanlar. Zorbalığa başkaldıran, efsaneleşmiş çehreler... Judith tuvallerinde, baştan çıkardığı despot kralı öldürerek halkını özgürlüğe kavuşturuyordu. Yael, düşmanının şakağına çekiçle vura vura bir çivi çakarak ailesinin geleceğini güvence altına alır. Lucrece hançerine, Kleopatra da yılanına sarılır: Her iki kadın da daha güçlü olanın yasalarına boyun eğmektense yaşamlarına son verirler. Kılıç, zehir, hançer, Amazon kadınları, günahkarlar, baştan çıkaran kadınlar, Marie-Madelaine, Galatee, Esther ve Bethsabee, hepsi de aşk ölüm ve özgürlük arasında çırpınırlar, Hepsi de zafer kazanır.”
“The planet has survived everything, in its time. It will certainly survive us.”
“Can I ask you something? He added after a moment.
'yes,' said Shmuel.
Bruno thought about it. He wanted to phrase the question just right.
'why are there so many people on that side of the fence?' He asked. 'And what are you all doing there?”
“But he that sows lies in the end shall not lack of a harvest, and soon he may rest from toil indeed, while others reap and sow in his stead.”
“God made mud.
God got lonesome.
So God said to some of the mud, "Sit up!"
"See all I've made," said God, "the hills, the sea, the
sky, the stars."
And I was some of the mud that got to sit up and look
around.
Lucky me, lucky mud.
I, mud, sat up and saw what a nice job God had done.
Nice going, God.
Nobody but you could have done it, God! I certainly
couldn't have.
I feel very unimportant compared to You.
The only way I can feel the least bit important is to
think of all the mud that didn't even get to sit up and
look around.
I got so much, and most mud got so little.
Thank you for the honor!
Now mud lies down again and goes to sleep.
What memories for mud to have!
What interesting other kinds of sitting-up mud I met!
I loved everything I saw!
Good night.
I will go to heaven now.
I can hardly wait...
To find out for certain what my wampeter was...
And who was in my karass...
And all the good things our karass did for you.
Amen.”
“I have learned to save myself useless emotion.”
BookQuoters is a community of passionate readers who enjoy sharing the most meaningful, memorable and interesting quotes from great books. As the world communicates more and more via texts, memes and sound bytes, short but profound quotes from books have become more relevant and important. For some of us a quote becomes a mantra, a goal or a philosophy by which we live. For all of us, quotes are a great way to remember a book and to carry with us the author’s best ideas.
We thoughtfully gather quotes from our favorite books, both classic and current, and choose the ones that are most thought-provoking. Each quote represents a book that is interesting, well written and has potential to enhance the reader’s life. We also accept submissions from our visitors and will select the quotes we feel are most appealing to the BookQuoters community.
Founded in 2023, BookQuoters has quickly become a large and vibrant community of people who share an affinity for books. Books are seen by some as a throwback to a previous world; conversely, gleaning the main ideas of a book via a quote or a quick summary is typical of the Information Age but is a habit disdained by some diehard readers. We feel that we have the best of both worlds at BookQuoters; we read books cover-to-cover but offer you some of the highlights. We hope you’ll join us.